İşe Bağlılığın Temeli: Örgütsel Sosyalleşme

İşe Bağlılığın Temeli: Örgütsel Sosyalleşme

1 Şubat 2020 in Gazete Yazıları

İşe yeni başlayan bireylerin, örgüt içindeki uygulamalara hakim olmamak, diğer çalışanların tutumlarını tahmin edememek ve örgütle henüz bütünleşememiş olmak gibi sebeplerle stres ve endişe duyguları yaşamaları çok olasıdır. Şok dönemi olarak da nitelendirilebilen bu ilk giriş deneyiminde, işe yeni başlayan bir birey insanların olaylar karşısındaki tepkileri ile ilgili varsayımlarını tekrar değerlendirmek ve insanların davranışlarının nedenleri ile ilgili bilgi elde etmek zorunda kalmaktadır.

Örgütlerde bu duyguları ortadan kaldırabilmenin ve bireyin örgütle uyumunu sağlamanın en önemli yollarından biri doğru örgütsel sosyalleşme uygulamaları gerçekleştirmektir. Tıpkı bireylerin toplumla uyumunun sosyalleşme süreci ile gerçekleşmesi gibi çalışanın örgütle uyumu da örgütsel sosyalleşme süreci ile gerçekleşmektedir.

Arş. Gör. Sezin KARABULUT ÇAKIR
Arş. Gör. Sezin KARABULUT ÇAKIR

Örgütsel sosyalleşme; işe başlayanların örgüt dışından bir birey olmaları ile örgüt üyesi olmaları arasında geçen süreçte yaşadıkları dönüşümü ifade etmektedir. Bireyin örgüt içindeki rolünü öğrendiği ve o role uyum sağladığı süreç olan örgütsel sosyalleşmenin temel amacı; işle ilgili belirsizlikleri, anlaşmazlıkları, endişeleri ve stresi azaltmak ve işe yeni başlayan bireyin çevresine uyumunu hızlandırmak amacıyla çalışan ile örgütün sosyal etkileşimini güçlendirmektir. Özünde öğrenme ve uyum sağlama faaliyetlerini barındıran örgütsel sosyalleşmenin bir anlık olmadığını, iş yaşamı boyunca sürebildiğini ve özellikle işe yeni başlama, yeni bir göreve getirilme gibi çeşitli dönemlerde yoğunluğunun arttığını ifade etmek mümkündür.

Örgütlerin bireylere sundukları sadece bir iş değildir; bir birey işe başladığı tarihten işten ayrıldığı tarihe kadar geçen süre içerisinde kendi akışı, kazanımları, ilişkileri, talepleri ve potansiyelleri olan bir hayat şeklini tecrübe eder. Bütün bu unsurlar açısından örgütler arasında ciddi farklılıklar vardır. Her örgütün kültürü, onu oluşturan bireylerin deneyimlerini meydana getiren kurallar, özel diller, ideolojiler, görevlerin yerine getirilmesi ile ilgili standartlar, davranış ritüelleri ve hatta bazen önyargılardan oluşmaktadır. Dolayısıyla bireylerin örgütte kabul görmeleri ve etkili örgüt üyeleri haline gelmeleri için sadece yapılan işin teknik hususlarını öğrenmeleri yeterli olmamakta aynı zamanda örgüte has sosyal davranış kalıplarını da anlamaları gerekmektedir. Bu kalıpların öğrenilmesi örgütler içinde sosyalleşme faaliyetleri ile mümkün olmaktadır. Söz konusu davranış kalıplarının, örgüt kültürünün ve değerlerinin öğrenilmesi süreci bireylerin örgütlere dahil olmaları ile birlikte başlamaktadır. Bu öğrenme sürecinin yani örgütsel sosyalleşmenin nasıl gerçekleşeceği hususu, işe alınan bireylerin örgüte uyum sağlaması ve bunun sonucunda değerli insan sermayesinin başarı ile elde tutulabilmesi noktasında büyük önem taşımaktadır. Bu sermayeyi örgüte taşıyacak olan bireyler örgütlere katıldıkları zaman, yeni çevrelerini anlamak ve anlamlandırmak zorundadırlar, bu anlamlandırma faaliyetinin ortaya çıkış yöntemi örgütsel sosyalleşme olarak adlandırılmaktadır.

Çalışanların örgüte taşıdıkları değer yargıları ile örgütün mevcut kültürünün uyumlandırılması ancak sosyalleşme sürecinin başarılı olarak yürütülmesi ile mümkün olmaktadır. Çalışanlara hem işle ilgili bilgileri aktarabilmek hem de işin yapılabilmesi için ihtiyaç duydukları becerileri geliştirebilmek noktasında önem kazanan sosyalleşme sürecinin başarılı olması durumunda; iş tatmini, yüksek performans, yüksek motivasyon, güçlü örgütsel bağlılık ve içselleştirilmiş değerler gibi olumlu sonuçlar elde edilmektedir.

Peki başarılı sosyalleşme uygulamaları gerçekleştirmek nasıl mümkün olmaktadır? Sürecin temelini, işi doğru yapmayı sağlayacak teknik boyutu ve bireyin bir örgütün üyesi haline gelebilmesi için gerekli olan değerleri, becerileri, beklenen davranışları ve sosyal bilgi birikimini öğrenme süreci olan eğitim boyutu oluşturmaktadır. Bir başka önemli faktör, çalışanın örgütü doğru anlamasını sağlayabilmektir; aradaki uyumu yakalayabilmek adına örgütün tüm unsurları ile anlaşılması kritik önem taşımaktadır. Yine arkadaş desteği özellikle kıdemli çalışanların yol gösterici rolünü yerine getirmesi, belirsizliklerin ortadan kalkması ve gerektiğinde destek alınabileceğinin bilinmesi noktasında önemlidir. Son olarak çalışana bulunduğu örgütte bir geleceği olabileceğinin hissettirilmesi gerekmektedir; emeklerinin karşılığını alabileceğine ve uzun dönemli olarak istihdam edileceğine inanan bir çalışanın aynı zamanda işine karşı bağlılık hissetmesi de söz konusu olacaktır.

Arş. Gör. Sezin KARABULUT ÇAKIR