Çalışma Yaşamında Güven

Çalışma Yaşamında Güven

1 Şubat 2020 in Gazete Yazıları

Yaşamımız boyunca sahip olduğumuz en önemli duygulardan biri güven duygusudur. İnsan doğduğu andan itibaren çevresindeki insanlara güvenme ihtiyacı hisseder. Bu nedenle güven duygusunun insan ilişkileri üzerinde önemli etkileri vardır. Güven toplum üyelerini birbirine bağlar, toplumsal yapıların bozulmadan varlığını sürdürmesine ve toplumsal etkileşimlerin sağlıklı olmasına yol açar. Çünkü bireyler arasındaki etkileşimler güvenin niteliğine göre şekillenir.

Güven karşı tarafın davranışlarının; bireyin kendi istek ve ihtiyaçlarını karşılayacağı, ona zarar vermeyeceği, yararlı, doğru, dürüst, inanılır ve olumlu olacağı yönündeki beklentiyi ve inancı ortaya koymaktadır. Başkalarına olan inanç ve itimatla ilgili bir kavram olan güvenin oluşması önemli miktarda emek ve zaman gerektirir. Bununla birlikte hassas bir duygu olan güvenin sarsılması ve kaybolması çok kolay, tekrar kazanılması ise çok zordur. Güvenme duygusu oluştuğu ve sürdürüldüğü durumlarda ise insanlar arasında iletişim, işbirliği ve etkileşimler artar, bireyler birbirlerini daha az kontrol ederler, birbirlerine karşı daha açık ve dürüst olup daha olumlu duygular beslerler.

Prof. Dr. Atılhan NAKTİYOK
Prof. Dr. Atılhan NAKTİYOK

Çalışma yaşamında insanlar karşılıklı etkileşimleri sonucunda birbirlerine güvenip güvenmeyeceklerini öğrenirler. Çalışanlar işyerlerinde belirli bir amaca ulaşmak için işbirliği yaparlar, çeşitli görevler, roller ve sorumluluklar üstlenir ve diğerleriyle olan ilişkilerinde beklenti içerisine girerler. Görevlerine, rollerine, ilişkilerine ve karşılıklı bağımlılıklarına dayalı olarak birbirlerinin niyet ve davranışlarından emin olmak isterler.

Yöneticilerinin ve çalışma arkadaşlarının dürüst, sözlerini veya taahhütlerin yerine getiren, inanılır, açık ve kendi zararına davranmayan kişiler olduğu inancına ve algısına sahip olan çalışanlarda güven duygusu gelişir. Çünkü güvenilir insan, verdiği sözleri yerine getirir, kendisinden beklenilen ve işinin gerektirdiği davranışları layıkıyla yapar, kendisine güvenen kişinin faydasına olacak şekilde davranışlarda bulunur, söyledikleri ve yaptıkları birbiriyle tutarlıdır, duygu ve düşüncelerini açık bir şekilde ifade eder ve bilgi gizlemez. Bu tür güven veren davranışlara bağlı olarak iş ortamında çıkarcı davranışlar azalır, verilen kararları kabullenme, koordinasyon, uyum, dayanışma ve işbirliği ise artar. Bu da çalışanların; tatminine, motivasyonuna, sadakatine, çalıştıkları yere olan bağlılıklarına ve verimliliklerine önemli katkılar sağlar.

Çalışma yaşamında güvenin oluşturulmasında yöneticilerin tutum ve davranışları önemli rol oynar. Yöneticiler, faaliyetleri koordine eden, diğerleriyle birlikte çalışan ve onlarla birlikte yönettikleri birimi amacına ulaştırmaya çalışan kişilerdir. Çalışanların örgütle olan etkileşimlerini yöneticiler belirler. Yöneticiler; karar verir, kaynak ayırır, çalışanların faaliyetlerini yönlendirir ve uyumlaştırırlar. Yöneticilerin; plan yapma, örgütü temsil etme, iletişim kurma, yönlendirme, bilgi sağlama ve paylaşma, faaliyetleri koordine ve kontrol etme, müşteri, rakip, tedarikçi vb. paydaşlarla ilişki kurma, fikir geliştirme, çatışma ve uyuşmazlıkları çözme, müzakere etme gibi çoklu görev ve rolleri vardır. Yöneticinin bu görev ve rolleri yerine getirirken güven vermemesi, kuşku uyandırması güvenilir bir iş ortamının oluşmasında en önemli engellerden birisidir.

Çalışma yaşamında güvenin oluşturulabilmesi için çalışanların, yöneticilerinin iyi niyetli, doğru, samimi, dürüst, tutarlı, açık sözlü olduğuna, kendi zararlarına davranışlarda bulunmayacağına, vaatlerini yerine getireceğine, verdiği sözlerin arkasında duracağına ve kendilerini destekleyeceğine inanmaları gerekir. Yöneticilerin güven verebilmesi için yaptıkları için gereklerini yerine getirebilecek yetenek ve niteliklere sahip olmaları önemlidir. Yöneticiler iş ortamında nimetleri ve külfetleri adil şekilde dağıtmalı, çalışanların beklentilerini karşılamalı, rol modeli olmalı ve çalışanın işyerine olan katkısına ve refahına değer ve önem vermelidirler. Bu durumda çalışanların daha yüksek motivasyonla daha fazla performans gösterme isteklilikleri artar.

İşyerinde aitlik hissi yaşayan, değer verilen, taktir edilen, saygı gören, kariyer fırsatlarına sahip olan, emeğinin karşılığını adaletli bir şekilde aldığına inanan çalışanlarda güven duygusu gelişir. Bu nedenle çalışanların görev ve sorumluluklarının açık olması, etkili iletişim, bilgi paylaşımı, samimi ve sıcak ilişkiler, adalet, yetki ve sorumlulukların hak eden kişilere, zamanında dağıtılması çalışma yaşamında güvenin oluşmasına katkıda bulunacaktır.

Prof. Dr. Atılhan NAKTİYOK